"İncinsen de İncitme" Hacı Bektaş Veli
yoldakikedi.com

Kendini Bilmeyi Bilmek

Büşra Demirci

KENDİNİ BİLMEYİ BİLMEK

 

 

Bir davetiye aldığınızı düşünün. Üstünde ‘Sevgili ……. Hanım veya Bey’ yazmakta ancak kimin gönderdiğini bilmediğiniz bir davetiye. Bu aşamada ne yapardınız? Davetiyeye mi odaklanırdınız yoksa onu göndereni arama çabasına mı girişirdiniz? İnsan yapısı gereği sorgulayan ve merak eden bir fıtrata sahip olarak yaratıldığı için soru sorması ve bu sorunun cevabını aramaya yönelik eylemde bulunması gayemize uygun bir hareket olacağı için iki yoldan birine doğru adım atması gerekecektir. Bu yollardan hangisini seçersek seçelim seçimimizin cevabı aynı noktaya işaret etmeyecek midir? Davetiyeyi gönderene.

Gelen davetiyeye tüm dikkatimizi verdiğimizde ise onun şeklinden, paketinden veya yazısının puntosundan ziyade kurulan cümlelerin bizde uyandırdığı anlam daha önemli bir ayrıntı olarak öne çıkacaktır. Peki, davetiyenin cümleleri benim adımla başlayıp benim adımla bitiyor ise hem davet eden hem muhatap ben isem bu durumda en doğru düşünce çabası nasıl olacaktır? Belki de sadece düşüncede kalmayıp bir düşünce girdabı mı oluşacaktır? Tüm bu kompleks gibi görünen durumlara daha betimleyici bir yaklaşımla yaklaştığımızda aslında şu hayatta bir insanın en çok davetiye aldığı ve verdiği kişi kendisi değil midir? Benim kendi kendime gönderdiğim mesajların bazılarına baktığımızda; “o kitabı bugün okuyacağım, “çayı şimdi değil de bir saat sonra içeceğim” ve “bugün harika bir gün olduğundan parka gideceğim” gibi pek çok cümleyle kendimi yönlendirme eğilimi içerisindeyim. Davetiyeyi veren de alan da ben isem bu durumda tüm olayların ana karakteri yine ben olmuyor muyum?

Aslında Sokrates ile birlikte bunun felsefe tarihindeki ismi “kendini bil” ilkesiyle anlatılmaktadır. Benim kendime olan en büyük ödevim, benim kendimi doğru bilmekten yana olacaktır. Kendisini doğrusuyla, yanlışıyla keşfedememiş insan asla başkalarını tam anlamıyla keşfedemeyecek beyhude bir uğraşın içerisinde takılı kalacaktır. Peki kendini bilmek nasıl olmalıdır?

Genel olarak filozoflar kendini bilmeyi, maddi ve manevi olarak ikiye ayırmaktadırlar. Aynaya baktığında vücudunun tüm ayrıntılarını ezberlemek, insanın kendisini bilmesinin maddi anlamdaki kısmına denk gelmektedir. İnsanın manevi yanı ise maddi kısmındaki ihtiyaçlarını, arzularını ve isteklerini ‘yeterli ilkesine’ uygun karşıladıktan sonra ruhunun sessizleştirilmiş çağrısına kulak vermesiyle ancak duyulabilecektir. İşte bu noktada duyduğun ses, seni sen yapan ve senin yaratılışında sana bahşedilmiş “kendin olma” kavramıyla kendini bulmaya ilerleyişindir. Şu detaya dikkatinizi çekmek istiyorum “kişinin asıl kılavuzu ruhunun ona işaret ettiği kendi adının yazılı olduğu bir kitapta toplanmış, kendi hakikati değil midir?”. Bu kitabın varlığından haberdar olduğunda ve yerini bulduğunda ilk yapman gereken kitabı elinle kavradıktan sonra okumak için kendine sinyaller göndermendir. Sinyalleri gönderdiğinde ise kitabın sayfalarını yavaş yavaş çevirme merasiminden ötede kitabı okuyup anlamlandırman gerekecektir. Kendi kitabının dilini bilmeyenler ise önce ‘kendini bilme dilini’ öğreneceği bir okula  kaydını yaptırmalıdır. Daha sonra kendi öğretmenini atamalı ve o öğretmenin kendi öğrencisi olmalıdır. Böylece öğretmen ve öğrencinin kendisi olduğu kişi kendisini hem dersi anlatan hem  de dinleyen ilan edecektir. Kendi okulundan kendini mezun edenler ise düşünceleriyle süslediği o değerli diplomayı alarak kendi kitaplarını okuma hakkına nail olacaklardır. Kitabını okuduğun anda tüm her şeyi bilmiş olmak pek mümkün olmayacaktır ama onun için çabalamak bile seni insanlık basamağında yukarılara taşıyacaktır. Bu uğraş bile tüm uğraşların yanında her zaman yeniden doğan ve her tarafa aydınlık saçan bir güneş gibi insana hep huzur takviye edecektir.

Kendini okuyarak bir şeyleri bilmenin mümkün olması için kitabı okuduğunda teorik olan düşüncelerini pratiğe dökmelisin. Böylece sende potansiyel halde var olan tohumu ekerek kendi hakikat ağcını yeşertirsin ki bu anda aktifleşip hakikat ağacının büyümesine vesile olursun. Hayatta aktif olan sen, hem kendini hem de başkalarını daha kolay anlama yetisini kazanırsın.  Sen kendini bilirsen senden ötede var olan Asıl Gerçek olanı da bilmeye imkan elde edersin. Unutmayalım ki insanın en zorlu ve en uğraştırıcı bilgiyle donatılmış sınavı, hep kendisidir.

Herkesin kendini bilme yolculuğunda muvaffakiyetler dilerim ve çıkacağınız yolculukta her daim sizinle yürüyecek salih/saliha arkadaşlar olmasını temenni ederim… Hoşça ve Sağlıcakla Kalın….

 

Büşra DEMİRCİ

BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
YAZARIN SON YAZILARI
Silkele - 5 Nisan 2022 21:31
Tutunmak veya Tutunmamak - 28 Mart 2022 20:51
Bir Darının İmtihanı - 5 Mart 2022 20:57
Kendini Bilmeyi Bilmek - 27 Şubat 2022 20:24
Gün - 20 Şubat 2022 20:28
Muhyiddin İbn Arabi’yi Tanımak - 14 Şubat 2022 19:39
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 2 YORUM
  1. Büş dedi ki:

    Kendimize döndüğümüz mükemmel bir yazı, kalemine sağlık hocam.

  2. Büşra DEMİRCİ dedi ki:

    Sağ olun Sayın Büşra HocamHepimizin kalemi güçlü kelimelerle dolar İnşallah…

BİR YORUM YAZ