"İncinsen de İncitme" Hacı Bektaş Veli
yoldakikedi.com

Nikos Kazancakis

Nikos Kazancakis

 

Nikos Kazancakis

1883 yılında Kandiye’de(Heraklios) Osmanlı imparatorluğunun sınırları içerisinde dünyaya geldi. Ölümüne kadar üç kez Nobel edebiyat ödülüne aday gösterildi. 1902-1906 yılları arasında Atina üniversitesinde hukuk öğrenimi, burada felsefe merak sardı ve eski filozofların eserlerini çevirmeye başladı. 1914 yılında Angelos Sikelianos ile beraber Yunan ortodoksluğunun yoğun olduğu yerlere seyahatler ettiler ve bu yolculuk sırasında bol bol Angelos’dan etkilendi.

Derinlemesine bir ruhaniyet arayışındayken, Ortodoksluk üzerinde pek çok inceleme ve çalışma yapmış, üzerinde tartışmalarda bulunmuştur. Çocukken bir Ortodoks olarak vaftiz edilen Kazancakis, azizlerin hayatında çokça etkilendi ve eserlerine de bunu yansıttı. Genç bir adamken Yunan ortodoksluğunun merkezi olan Atos dağına yolculuk etti. O hayatı boyunca hem din hakkında düşünüp, ruhani ve doğru olanın ne olduğu hakkında sorular sormuş ve cevabı bulmak çabalamıştır, bunun en büyük iki eseri olan; Son Günah ve Yeniden Çarmıha Gerilen İsa’dan anlayabiliyoruz. İsa ve Hristiyan öğretisinden etkilenmenin yanı sıra Kazancakis Buddha’dan da oldukça etkilendi, Budizm’in felsefi bakış açısını kendi hayat görüşüyle birleştirdi.

Sosyolojik bakımdan, Berlin’de olduğu dönemde komünizmden etkilenip Lenin’in fanatiklerinden biri haline geldi. Sonrasında Marksist ve Komünist dünya görüşünü aktarmak adına Bulgaristan ve benzeri balkan ülkelerinde eğitmenlik görevi sürdü. Sonrasında komünist yönetimdeki Rusya’ya gittiğinde hayal kırıklığına uğradı, ancak o komünizmden vazgeçmedi sadece yanlış uygulandığını düşündü.

Karakterleri her zaman kendi içlerinde kötülüğe karşı mücadele vermişlerdir. Onun için gerçek bir Hristiyan, ruhaniyetiyle bir Budist, ekonomik ve sosyal duruşuyla komünist, hayata bakış açısıyla nihilist ve insanı daha iyi bir yöne sokma yönelimiyle bir hümanist olmalıydı ve yarattığı her karakterde de bu idealini karaktere aktarmıştır.

 

İmge ve İmgebilim Nedir?

İmgenin pek çok farklı tanımı hem sosyal bilimler hem de doğa bilimleri için bulunmaktadır. İmge; kelimenin tam karşılığı olarak ele alınıp, diğer alanlardan soyutlanarak bir tanımı yapılacaksa kısaca anlam olarak elimize şu geçmektedir; Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi beklenen düş, imaj.

Öncelikle “İmge” tanımlanması zor bir kavram olmakla beraber, araştırmacılar imge üzerine pek çok farklı tanım getirmiş, farklı alanlarda farklı tanımlamalar üzerine yüklenmiştir. Gelelim bu tanımlara;

“Duyu organlarının dıştan algılandığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj(Psikoloji)”

“Edebiyat boyutu ile imge, yazarın kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmek için kullandığı çağrışımlar veya “söz sanatı, özellikle eğritileme ya da benzetme(ler)i”

“…imgebilimi “kalıp yargıları/streotipleri inceleyen karşılaştırmalı edebiyat biliminin bir dalı”

Yeniden Çarmıha Gerilen İsa Kitap Özeti

Yeniden Çarmıha Gerilen İsa kitabındaki olaylar Likovrisi(Yunanistan’ın Kurt Kayası) köyünde geçmektedir. Kitap kurgusunun geçtiği dönem Bolşevik devrimin son bulduğu ve Türkiye devletinin kurtuluş savaşına girdiği döneme denk gelmektedir. Likovrisi köyünde her yedi sene de bir olmak üzere İsa’nın çarmıha gerilişini anmak maksadıyla olaylar tekrarlanır ve bunun adına İsa ve havarilerini ayrıca Yahuda’yı seçmek için köyün ileri gelenleri köylüler arasından seçim yapmaktadırlar; Papaz Grigoris, Patriarheas, Kaptan Fortunas, Panayotaros, Ladas Baba, bu seneki İsa’nın yeniden çarmıha gerilişini tekrarlamak amacıyla Manolios İsa olarak seçilirken Yannakos, Kostandis, Mihelis havariler olarak, Panayotaros ise Yahuda olarak seçilir. Olayın sonrasında Papaz Fotis’in liderliğini yaptığı ve köylerini terk etmek zorunda kalan bir topluluk Likovrisi’ye  ulaşır. Ancak Papaz Grigoris etrafında toplanan Likovrisi güruhu yardıma muhtaç olan halka yardım etmektense, onları kovmakla yetinirler. Devamında Manolios ve havari seçilen arkadaşları Sarakina’ya yerleşmiş olan Papaz Fotis’in halkına yardım eder ve onların daha iyi şartlarda yaşaması adına ellerinden gelen her şeyi yaparlar ancak Manolios ve arkadaşlarının, sürgün köylüler için takındıkları paylaşımcı tavırları onları aforoz edilmeye kadar götürür hatta bu paylaşımcı ve eşitlikçi tutumları, kendilerini farklı ve öz Hristiyan olarak nitelendirmeleri onları köyün ileri gelenlerinin gözünde bir Moskof ajanı veya Bolşevik yapmaktadır. Romanın devamında ise tansiyon git gide yükselir, saflar keskin çizgilerle ayrılır ve sürgün edilmiş köylülerin sadece iyiliğini isteyen Manolios Likovrisi köy halkı tarafından İsa gibi katledilir.

Yeniden Çarmıha Gerilen İsa Kitabında Bolşevik ve Sosyalist İmgesi

Kitabın ana karakterleri, romanın en başında gerçekleşmekte olan Likovrisli yaşlılar heyeti tarafından seçilecek olan İsa’nın çarmıha gerilişinin tekrarı için yapılacak  gösteriden, İsa ve havarilerin ve olaydaki önemli kişilerin seçimi için toplanıldıklarında, yazar karakterleri tanıtıyor, özellikle, köylünün elindekine göz koyan ve cimri bir karakter çizen Ladas baba için, adeta bir kapitalist tanımında bulunuyor;

“Sağındaki köşede zayıf, kirli, kadavraya benzeyen başı, çapaklı gözleri, iri nasırlı eller, basit ve kendini önemsemez haliyle ikinci önemli kişi, köyün en zengini yaşlı Ladas oturuyordu. Yetmiş yıl boyunca toprağı sürmüş, ekip biçmiş, zeytin ağaçları ve asmalar dikmiş ve bunları ezip kanlarını içmişti.”

 

Karl Marx’da kapitalizmin tanımlarından ve hareketlerinden, kapitalistin eylemlerinden Komünist Manifestoda bahsederken şunları dile getirmektedir;

“Ürünleri için durmadan genişleyen bir pazara gerek duyması burjuvaziyi yeryüzünün dört bir yanına salar. Her yerde yuvalanmak, her yere yerleşmek, her yerle bağlantı kurman zorundadır burjuvazi.”

Hikayenin başından itibaren yabancı imgesi ile karşımıza çıkan Bolşevik imgesi gözümüze çarpmaktadır. Likovris’e doğru yola çıkmış ve sonunda oraya ulaşmış bir güruh, savaştan kaçan, Likovrisi halkının zenginliğini işitmiş ve kendilerine yardım edebilecekleri düşündüklerinden dolayı gelmişlerdir, ancak Likovrisi halkı dışarıdan gelen yabancıları bir veba ve hastalık olarak görmektedirler;

“” Kolera!” diye bağırdı Papaz Grigoris bir kez daha “ Bu yabancılar köyümüze korkunç bir felaket daha getiriyorlar, mahvolduk! Çocuklarınızı, karınızı, köyünüzü düşünün ve acımasız olun! Kararı ben değil Tanrı verdi, Papaz bir yanıt istemişti işte yanıt!” Ve meydanın ortasında yatan ölü kadını gösterdi.”

 

 

Yabancı imgesi daha sonradan şeklen değişerek Bolşevik imgesine doğru kaymaktadır. Ancak köylülere veya Likovrisi halkına bu kelime ve imge nasıl geçiş yapmıştır ? Bunun cevabı muhtemeldir ki; Yannakos’tur. Yannakos gezgin bir satıcıdır, köy köy dolaşıp hem satışını yapar hem de bu satışlarını yaparken alışverişte bulunduğu insanlardan yakınlarına iletmek istedikleri haberler, iyi dilekleri dinleyerek onları mutlu eder ve aynı zamanda bir ulak gibi bu haberleri taşır. Kitapta geçmekte olan alıntıdan Yannakos’un Bolşevik kelimesini öğrendiği anlaşılmaktadır;

“Sımsıkı çevresini sarmışlar, ona dünyada olup bitenleri sormaya başlamışlardı bile: Büyük göçleri, Bolşevikleri, savaşı, zelzeleleri…”

 

Eserin ilerleyen bölümlerinde, köy halkı dışarıdan gelen göçle beraber ikiye ayrılmaya başlamıştır. Özellikle, Manolios ile diğer havari olarak seçilen kişiler Sarakina’da yerleşmekte olan halkı tarafını tutarken düşmanlarını kim olduğunu dile getirmektedirler;

“” Ya düşmanlarımız!” diye sordu Kostandis. Bu düşünceyi onaylama konusunda kararsızdı.

“ Düşmanlarımız da,” diye yanıt verdi Yannakos heyecanla,” Ağa da, Yusufaki de, Hüseyin de, hepsi hepsi!…”

Eserin devamında kapitalizm ve sömürü imgesi git gide ağır basmaktadır. Likovris’deki ağanın hizmetlilerinden birinin cinayeti ağanın köylülere karşı olan tutumunu sert bir hale sokar ve herkesi suçlarcasına ancak öncelikli olarak köyün ileri gelenleri toplayarak(Patriarheas(Mihelis’in babası), Ladas baba, Papaz Grigoris ve Panayotros’dur.) onlara tüm öfkesini kusar, zindana atar ve cezalandırır. Öleceklerini veya bu durumdan çıkamayacaklarını düşünen köyün ileri kendi aralarında adeta günahlarını birbirinin yüzlerine vururcasına aktarırlar;

“…Anesti’nin bağlarını, onları açık artırmada kim iç etti? Ya şimdi dilencilik yapan yetimler kim itti onları sokağa?…”

“ …Kutsal pederimiz karnını ağzına dek doldurur. Ve tıkanmak için masaya çöktüğünde ne zaman kapısını bir yoksul çalsa, en tatlı en yumuşak sesini takınır ve ona, “ Tanrı versin kardeşim, ben de açım!” der.”

Roman’da Cinayet sebebiyle suçsuz olmalarına rağmen ki kitabın kurgusuna göre başka günahlardan dolayı suçlulardır, ağanın hizmetlisinin cinayeti üstlerine yıkılan köyün ileri gelenlerini Manolios kurtarır ancak buna rağmen Sarakina’da yaşamakta olan Papaz Fotis’in tebaasına bulundukları yardımlardan ve düzeni, sistemi bozmaya yönelik tavırlarından dolayı ötekileştirme imgesi git gide Bolşevik ve Moskof ajanı imgesine dönüşür. Kendi aralarında onlara bu ithamı yüklerler;

“”Konuş Panayotaros, dinliyorum. Kimseyi sevmediğin için görüşlerin doğrudur. Konuş!”

“Manolios bir Bolşevik’tir!”

“Bolşevik mi?” dedi yargıç başını uzatarak. “ Bu da ne demek?”

“Bu şu demek: Yemek yemek istiyorsan çalarsın, herhangi bir şey istiyorsan kapıp çalarsın! Bunlar bir süredir dünyayı kasıp kavuran haydut çetesi…”

“Kesin olarak. Bu insanların her yerde, en küçük köyde, hatta dünyanın öbür ucunda bile adamları vardı. Çöle gitsen onları bulursun; her ailenin içinde birisi bunlardandır; hangi taşı kaldırsan altından bunlar çıkar. İşte Likovrisi’ye de Manolios’u göndermişler””

 

Ki, Bolşeviklerin 1918’li yıllarındaki temsilcilerinden biri olan Troçki şunları söylemektedir;

“Bizim görevimiz herhangi bir yerde bir ayaklanma patlarsa onun silahlı güçle desteklenmesini sağlamaktır”

Bu söylem ve o dönemde Bolşeviklerin hareketleri ve bu hareketlerin neticesinde bulduğu olumsuz yargılar, Likovrisi’ den Panayotaros gerginlik yükselmekteyken Manolios’u Moskof ajanı ilanı etmesine neden olmuştur.

Romanın devamında, Manolios ve arkadaşları Papaz Grigoris tarafından aforoz edilip, Bolşevik ve Moskof ajanı olarak suçlandıktan sonra, Papaz Fotis ve güruhuyla beraber olan Manolios ve arkadaşları, Bolşevik kelimesini özümserler böylelikle bu kelimeyi adeta ilk Hristiyanlarla bir tutarlar, bunun hikayenin Mihelis ’in babasının ölümün ardından bıraktığı serveti Sarakina’da halka bağışlamasının sonucunda, Sarakina halkının(Papaz Fotis’in güruhu) Likovrisi köyüne ulaşması ve aralarından geçen anlaşmazlıkların sonucunda Manolios ve Likovrisi köyünün ağası arasında geçen konuşma göstermektedir;

“” Benim,” dedi Manolios, Ağa’nın kısrağına yaklaşarak.

“Hakkında ne derlerse desinler, sen iyi bir gençsin Manolios. Bana açıkça söyle şimdi, Bolşevik ne demek? Kulağımın dibinde durmadan bunu bağırıyorlar. Bu bir insan mı, söyle bana, yoksa hayvan mı, ya da kolera gibi salgın bir hastalık mı? Gerçekten bilmiyorum…Sen biliyor musun?”

“Evet, Ağa ,” diye yanıt verdi Manolios, “biliyorum.”

“Peki o zaman, Tanrınız’ın adı için söyle de ben de öğreneyim!”

“İlk Hristiyanlar, Ağa…”

Karl Marx’ın Komünist Manifestosunda da Komünizmi Hristiyanlığa hatta ilk Hristiyanlara benzetmek zor değildir;

“Hristiyan çileciliğine azıcık sosyalizm karıştırmaktan daha kolay bir şey yoktur. Hristiyanlıkta özel mülkiyete, evlenmeye, devlete şiddetle karşı koymamış mıdır? Bunun yerine hayırseverliği ve dilenciliği, evlenme yasağını ve riyazeti, manastır hayatı ve kileyi vaaz etmemiş midir? Hristiyan sosyalizmi aristokratın yüreğini kutsamak için papazın serptiği kutsal sudan başka bir şey değildir.”

 

 

Sonuç

Roman boyunca ilk başta karşımıza Papaz Fotis’in güruhu ile birlikte kendisini yabancı, öteki imgesiyle gösteren Bolşevik imgesi sonrasında isminde hikayede geçen karakterlerin ağzına yerleşir ve edindikleri veya duydukları, tavırlardan, bilgilerden yararlanarak oluşturdukları kalıp yargılarla beraber eser boyunca olumlu ve olumsuz olarak çağrışım yapmaktadır. Papaz Fotis ve Manolios’un güruhu için hakiki Hristiyanlık Bolşevik olmaksa, Papaz Grigoris ve Likovrisi halkı için Bolşevik olmak aforoz nedeni ve devlet ihaneti olarak görülür.

 

 

 

Kaynakça

WİKİPEDİA, Nikos Kazantzakis, , 17.05.2019, http://www.wikizero.biz/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvTmlrb3NfS2F6YW50emFraXM

SAVVAS, Minas, İndiana University Press, Journal Of Modern Literature Vol.2, No.2, Nikos Kazantzakis Special Number(1971-1972), s.284-292

ULAĞLI, Serhat, Sinemis Yayınları, İmgebilim ”Öteki”nin  Bilimine Giriş , s.3, s.24

KAZANCAKİS, Nikos , Can Sanat Yayınları A.Ş., Yeniden Çarmıha Gerilen İsa, 7.baskı, s.16, s.150, s.203, s.258-259, s.355-356, s.417

MARX, Karl, FRİEDRİCH, Engels, Yordam Kitap, Komünist Manifesto, 4.baskı, s.44-45, s.71

SWAİN, Geoffrey, İletişim Yayıncılık A.Ş., Rus Devrimi’nin Kısa Tarihi, s.189

REKLAM ALANI 3
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ