Burası Anadolu
BURASI ANADOLU
Anadolu İnsanı diye bir tabirimiz vardır. Nerde bir can ölse oralı olan yüreği ile Anadolu insanı…
Manilerde, efsanelerde türkülerde vardır O. Yurdun dört bir yanında. Anadolu’nun en ücra köyünde en ücra köşesinde… Her yerde. Saflığı, tavazusu, temizliği, kocaman yüreği ve mertliğiyle… Kadınıyla ve erkeğiyle Anadolu insanı…
Ülkemizi sarsan asrın felaketinde Anadolu insanının o yüreğini gördük. Tek yürek olduk. Üzerindeki montu çıkartıp yardım tırına koşturan anayı, yardım etmek için yollara dökülen binlerce insanı, sıcak evinde olmaktan, yemek yemekten, su içmekten, uyumaktan utanan ve bunun azabını çeken necip bir millet Anadolu insanı.
Yaklaşık 700-800 yıl önce yurdun dört bir yanına yayılan Horasan Erenleriyle ilmek ilmek genlerimize işlenmiş sanki Anadolu insanın karakteri. Sevgi, barış, kardeşlik, yolda kalana koşmak, kapısına geleni boş çevirmemek.
“Her gördüğünü Hızır bil, her geceyi Kâdir bil” diyen Hoca Ahmet Yesevi insana saygıyı ve hürmeti anlatırken;
“Yolumuz, ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur” diyen Hacı Bektaş Veli; yüz yıllar geçse de felsefesinin derinliği ve gerçekliği ile günümüz toplumlarına ışık tutmaktadır.
“Dost acı söyleyen değildir. Acıyı tatlı söyleyebilendir.” Diyen Mevlana insana inceliği, sözleriyle mısralarıyla aktarmıştır.
Kalp kırmamayı, büyüklük taslamamayı anlatan bir diğer İslam Dervişi Yunus Emre’de der ki “Bir garibin duasına gir. Kurtarırsa o kurtarır.”
Daha nice erenlerin sözleri mısraları asırlardır atalarımızdan bizlere aktarılmış ve aktarılmaya da devam edecektir.
Anadolu insanı; sevgisi, merhameti, yüreğiyle zaman içinde deformasyona da uğrasa, bir göz yaşına, tek yürek tek nefes olmuştur.
Muhtaç olduğu kudret, damarlarındadır.
Ayşe ATILGAN