Elvan-4-
Elvan -4-
Duvarda asılı mor çiçekli tabloya baktı. Gülümsedi. Kedisini kucağına aldı, başını okşadı. Kedisi de mırıldamaya başladı. Tüyleri öyle yumuşaktı ki her sevdiğinde her dokunuşunda müthiş bir sevgi duyuyordu.
Sonra birlikte uyuyakaldılar…
Okullar kapanmış Elvan ailesinin yanına gideceği için çok heyecanlıydı..
Kedisi Minnoşla birlikte otobüse bindiler.
Koltuğa oturduğunda minnoşu da kucağına aldı.
Yolculuk bitmiş otobüsten inmeye hazırlanırken, pencereden anne ve babasının yüzlerindeki kocaman bir gülümsemeyle kendisine el salladıklarını gördü.
Koşar adımlarla yanlarına gitti ve özlemle onlara sarıldı.
Evlerine geldiklerinde Elvan “Ne kadar özlemişim evimi.” dedi.
Sonra evin her odasının kapısını açıp derin bir nefes alarak “bu evin her köşesinde siz kokuyorsunuz..” dedi.
Günler hızla akıp geçiyordu. Tatilin bitmesine de çok az kalmıştı.
Anne ve babası o gün evde yoktular. Elvan bahçeye çıktı kendi yetiştirdikleri domates, biberlerden topladı. Akşam yemeğinin yanına salata yaparım diye düşündü.
“Akşam olmasına biraz daha vakit var. Annemler gelesiye kadar odama çıkayım biraz kitap okuyayım.” dedi.
Uykuya dalmıştı. Bahçe kapısının sesiyle uyandı. Kalktı yüzünü yıkamak için lavaboya yöneldi.
Anne ve babası bahçede tartışıyorlardı. Biraz bekledi sonra onlara doğru yürümeye başladı.
Elvan’ın kendilerine doğru geldiğini görünce Seval hanım “geliyoruz kızım” dedi.
Birlikte içeriye girdiler..
Yemek boyunca masada büyük bir gerginlik vardı.
Annesinin sinirli ve endişeli hali gözünden kaçmamıştı..
Babası da oldukça düşünceliydi..
Yemek sonrası Elvan çayları hazırlamış odaya doğru yönelmişti ki annesi Seval hanım “kızım bademi yürüyüşe çıkarıyorum. Siz çaylarınızı için az sonra bende gelirim.” dedi.
Badem evin tatlı sevimli köpeğiydi..
Baba kız çaylarını yudumlarken bir yandan da koyu bir sohbete dalmışlardı ki babasının telefonu ısrarla çalmaya başladı.
“Kızım bu görüşmeyi yapayım hemen geliyorum” dedi ve bahçeye çıktı..
Telefon konuşması uzamıştı. Mustafa bey avluda bir o yana bir bu yana yürüyor sinirli bir şekilde arada ellerini havaya kaldırıyordu..
Evin kapısını açtı meraklı gözlerle veranda da babasını beklemeye başladı..
Mustafa beyin sesi iyice yükselmiş bağırışları verandadan bile duyulmaya başlamıştı.
“Sana kaç sefer söyleyeceğim. O eve bilerek gitmedim. Elvan’ı görmeye gittiğimde karşı komşusunun orada olduğunu ve karşılaşacağımı nereden bilebilirdim. Seval yeter artık daha fazla kızdırma beni. Zaten yeterince yorgun ve üzgünüm .”
Babasının telefonda konuştuğu annesiydi. Merakına yenik düşerek dinlemeye devam etti.
Mustafa bey “Elvan’ı evlat edindiğimizde kadıncağızın aklı yerinde değildi bunu sende biliyorsun. Ailesi perişan ve çaresizdi.
İkimizde yıllardır bunun vicdan azabını yaşamıyor muyuz?”
Elvan duydukları karşısında donup kaldı. Boğazına bir düğüm saplanmış. Kocaman gözlerine yaşlar dolmaya başlamıştı…
Başı döndü. Sendeledi. Verandadaki bakır kazana çarpınca üzerindeki saksı yere düştü.
Sesi duyan Mustafa bey arkasını döndüğünde Elvan’ı orada görünce telaşla elindeki telefonu yere fırlatarak hızlı adımlarla kızına doğru yürümeye başladı..
Elvan “Sakın… Sakın gelme baba”
Mustafa bey “Kızım bak dinle beni. Duyduğun gibi değil her şey, inan bana. Gel içeriye girelim. Sana her şeyi anlatacağım.”
Elvan koşarak avluya geldi. Bahçenin kapısını açtı ve yine koşarak oradan uzaklaşmaya başladı..
Saatlerdir yürüyordu. Takati kalmamıştı. Adımları artık onu taşımıyordu..
Yağmur başlamış sırıl sıklam olmuştu..
Eve dönmeye karar verdi. Bahçe kapısına geldiğinde ıslak elleriyle kapının demir çubuğunu çekti ve içeri girdi..
Avluya ulaştığında öylece kala kaldı..
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Zorlukla yürüyebiliyordu. Evin kapısına geldi.
Elinde sımsıkı tuttuğu anahtarını kapının kilidine soktu.
Sonra tekrar durdu.
Anahtarı çevirip kapıyı açtı.
İçeride onu merak ve üzüntüyle bekleyen babasıyla göz göze geldiler.
Az sonra hayatının tüm gerçeğiyle karşı karşıya kalacaktı…
Bitti
Çok güzel müthiş kalemine sağlık çok teşekkür
Yorumunuz için teşekkür ediyorum Savaş bey.Yüreğinize sağlık.